Mısır Gezi Güncesi 2010 (Mısır Turu) 4.Gün
MISIR GEZİ GÜNCESİ / 4.Gün
4. Gün:
Sabah saat 08.00’de otelin lobisinde buluştuk. İki cip gelmişti her bir cip’e 8 kişi bindik ve yola çıktık. Sharm’dan çıkışta son kontrol noktasını da geçtik. Bizim gibi birçok cip gidiyordu bu yoldan ama diğer cipler bir anda çöle doğru döndüler ve yolda yalnızca bizim iki cip kalmıştı. Bizde bir müddet daha ilerledikten sonra çöle saptık.
Hayalinizde uçsuz bucaksız sarı kumlardan tepeler, bastığınız yerde oyukların oluştuğu, yumuşak zeminli bir çöl olduğunu tahmin ediyorum. Aklınızdaki çöl tanımlarını Mısır için aşağıda saydığım betimlemelerle değiştirin. Kireç rengi, sert, çorak bir toprak, etrafınızda dağlar, dağların oluşturduğu vadiler ve bol bol çöp.. Evet, Sharm kenti oldukça temiz bir şehir ama çöl tam bir çöplük.
Hayalinizde uçsuz bucaksız sarı kumlardan tepeler, bastığınız yerde oyukların oluştuğu, yumuşak zeminli bir çöl olduğunu tahmin ediyorum. Aklınızdaki çöl tanımlarını Mısır için aşağıda saydığım betimlemelerle değiştirin. Kireç rengi, sert, çorak bir toprak, etrafınızda dağlar, dağların oluşturduğu vadiler ve bol bol çöp.. Evet, Sharm kenti oldukça temiz bir şehir ama çöl tam bir çöplük.
Çöle saptıktan sonra hoplaya zıplaya 20 dakika yol aldıktan sonra bir bedevi çadırına varıyoruz. Bedevi çadırı diyorum ama çadır değil de daha çok yarı açık gecekondu diyebiliriz. Burada ikram edilen farklı aroması olan ve çölde yetişen bir bitkiden yapılan bedevi çayımızı içiyoruz. Bu çay tansiyonu düşürüyormuş, rehberimiz tansiyonu düşük olanlara içmemelerini söylüyor. Bedevilerin poşetle sattıkları bu çaydan da birkaç paket aldıktan sonra yolumuza devam ediyoruz.
Bir 40 dakika daha çölde yol aldıktan sonra yeniden mola veriyoruz ki burası küçücük bir yer olmasına karşın her cip turu yapan firma sanırım burada mola veriyor. Müthiş bir kalabalık var. Mola sonunda yeniden yollara düşüyoruz.
![]() |
Bedevi Çadırının Yanından Sina Çölü - Çöldeki Tepeye Dikkat |
Dahab şehrine yakın bir yerde şnorkel kiralamak üzere bir dükkâna giriyor ve burada 25LE’ye şnorkel kiralayıp yolumuza devam ediyoruz. Yarım saat sonra deniz kenarında develerin beklediği bir alana ulaşıyoruz. Artık cipi terk etme vakti geldi.
Blue Hole’e kadar yolculuğumuza develerle devam edeceğiz. Herkes bir deveye biniyor ve kervan hareket ediyor. Bir tarafımızda çöl diğer tarafımızda deniz.. Yaklaşık 2 km kadar bu develerin üzerinde keyifli bir yolculuk yaptıktan sonra, Blue Hole denen bölgeye ulaşıyoruz.
Blue Hole hemen kıyıda olmasına rağmen yaklaşık 35 m derinliğe sahip, sanırım düşen bir meteorun açtığı krater. Özelliği kıyıya çok yakın mercan resiflerinin bulunması ve bu resiflerde çeşitli balık türlerini dalış yapmadan su yüzeyinden şnorkel ile gözlemleyebilmeniz.
![]() |
Blue Hole (Mavi Delik) doğru deve üzerinde yolculuk |
![]() |
Kervanımız |
Burada da ufak dükkanlar var ve şnorkel satıyorlar. Fiyatı 25LE’a kadar düşüyorlar.(Kiraladığımdan daha kalitesiz) Yani kiraladığım fiyata satın alabilirdim. Rehberimiz bu dükkanlardan da deniz ayakkabısı denen 35LE satılan plastik ve bezden bir ayakkabı almamızın iyi olacağını söylüyor. Mercanlara ayağınız veya herhangi bir yeriniz değerse yakabiliyormuş. Ama bence iyi yüzüyorsanız gerek yok bu ayakkabılara. Burada ahşap yarı açık bir binaya eşyalarımızı bırakıp, suya dalmaya gidiyoruz. Ve gerçekten çok güzel bir sualtı dünyasına dalış bile yapmadan bakabiliyoruz. Altınızdan rengarenk balıklar geçiyor. Elinizi uzatsanız değebileceğiniz mesafede durup size bakıyor, siz yaklaştıkça biraz daha uzaklaşıp durup yeniden size bakıyor ve bu oyunu böyle devam ettiriyorlar. Kötü olan yön ise bu anları doyasıya yaşamak için yeterince zamanınız olmuyor.
Öğle yemeğimizi de yarı açık ahşap binada aldıktan sonra geri dönüş yoluna koyuluyoruz. Dönüşte Dahab şehrine de uğruyoruz ama vakit yine sınırlı. Dahab’dan Sharm’a dönüyoruz. Bugün oldukça yorucu ama bir o kadar da zevkli geçiyor. Tabi ne kadar yorulsam da dün ön keşif yaptığım Na’ama Bay’a tekrar gitmekte kararlıyım. Bu sefer akşam yemeğini de otelde yemeden, otelin önünden geçen bir taksiyle 35LE’a pazarlık edip biniyorum.
Bindiğim taksiciyle muhabbet ederken adam marihuana içtiğinden bahsedip, sigara kullanıp kullanmadığımı sordu. Ben kullanmadığımı söyleyince sanırım beni potansiyel marihuana müşterileri listesine eklemekten vazgeçti.
Yemek için Hindistan yemekleri yapan bir lokantayı tercih ettim. Yemeğin adını hatırlamıyorum ama tadını hatırlıyorum, oldukça baharatlı, biraz acı ama güzel bir yemekti.
Daha sonra nargile içmek için bir cafeye girdim. Burada cafeler sokak üzerine kurulmuş durumda, ayakkabılarınızı çıkarıp halının üzerine yere oturuyorsunuz. Garson geldi, bana ballandıra ballandıra başka çeşit bir nargileyi anlatmaya başladı. Nargilenin rülesine konan tütünün aroması ne ise şişesine de o tütünün meyve suyu konuyormuş. Örneğin portakal aromalı nargile istediniz, şişeye portakal suyu koyuyorlarmış. Fiyatını sorduğumda 100 LE/ 18$ / 29 TL olduğunu söyledi. Normal nargileyi sorduğumda 20LE/ 3,5$ / 6TL dedi. O portakal suyunu oraya koyduracağıma bardağa koydururum dedim ve normal nargile söyledim. Öyle bir nargile getirdiler ki tütünü geldiğinde yanmış. 10 kere çekememişimdir herhalde.. Yani anlayacağınız fazla oturmadan kalktım. Hesaba aldıklarımın dışında servis ücreti de eklediler. Biraz alışveriş yaptım, otele döndüm. Bugünde böylece bitmiş oldu.
![]() |
Tai, Hint ve Çin Lokantası Aynı Yerde |
Seyyah-î Âlem’in Seyir Defteri YD-2010001
Yorumlar
Yorum Gönder