Sabah kapının sert bir şekilde çalınmasıyla uyandım. Kapıyı arkadan kilitleyip anahtarı (kartlı sistem yok) arkada bırakmıştım. Kapıyı açtığımda esmer bir çocuk bana sırıtıp "housekeeping" dedi. Tabi ben sabah 06.00 civarı yattığım ve 08.30 civarı uyandırıldığım için onun kadar mutlu değildim. Temizlik istemediğimi söyledim. Bende uyumadan önce kahvaltıya gitmeye karar verdim.
Kahvaltı ve akşam yemeğinin verildiği restoran kısmı odaya oldukça uzak olan otelin girişinin bulunduğu lobi kısmındaydı. Açıkçası otelin menüsü zayıf, kalitesiz ve personellerin kıyafetleri, elleri, pişirme ekipmanları temiz değildi. Ayrıca çay içmek için fincan bulamıyorsun. Fincan karaborsa, bitince personel getirmiyor. Plastik bardak bulabilirsen onunla içiyorsun ki bazen onu da bulamadığım oldu. Kahvaltıyı yaptıktan sonra tekrar odaya gidip uyudum.
Uyandıktan sonra rehberimizle buluşmak üzere lobiye gittim. Turdaki diğer arkadaşlar da oradaydılar. Rehberimiz geldi ve panoramik şehir turu için otobüse bindik. Diğer otellerde kalanları aldıktan sonra (oteller birbirine yakın), ilk önce Al-Salam Cami'ne gittik.
 |
Al-Salam Cami |
Mısırdaki tüm camilerin mimari açıdan bizimkilere göre bazı farklılıkları göze çarpıyor. (Örn: minare, kubbe) Burada kısa bir süre mola verdikten sonra yeni yapılmış diğer bir camiye gittik. Adı yanlış hatırlamıyorsam Sharm el-Shaikh Camisiydi (Barış Camisi).
 |
Sharm el-Shaikh Cami |
Bu cami yeni yapılmış bir cami, Sharm el Shaikh’de tarihi olarak gezilebilecek pek fazla yer yok. Bu şehir sualtı zenginliği, eğlence merkezleri ve casinoları ile ön plana çıkan bir şehir. Burada gezi anlatımına kısa bir ara verip Sharm El-Shaikh şehri hakkında biraz bilgi vermek istiyorum.
Sharm El-Shaikh şehri Sina Yarımadasının güneyinde, bir tarafında Kızıldeniz, diğer tarafında Sina Dağı bulunmaktadır. Şehrin ismi çoğunlukla “Sharm” olarak kısaltılarak kullanılmaktadır ki yazının devamında ben de bu şekilde kullanacağım. 1967 “Altı Gün Savaşı” olarak anılan savaş ile bu şehir Mısır’ın Sina Yarımadasındaki tüm toprakları ile birlikte İsrail’in eline geçmiştir. Burada bu savaşın tüm ayrıntılarını vermek niyetinde değilim, ama Mısır’ı ilgilendiren kısmını anlatmak istiyorum. İsrail’i Savaşın başlamasında Arap ülkelerinin İsrail’i tanımaması ve Mısır’ın Süveyş Kanalını İsrail’e kapatması önemli nedenlerdendi. Küçük bir toprak parçasına sahip olan İsrail olası bir savaşta çatışmaların daha çok Arap topraklarında geçeceğini biliyordu. Savaşın uzun sürmesi halinde çevresindeki 3 ülke ile mücadele edemeyeceğinin farkındaydı. İlk saldırıyı kendisi yaparak ittifakta en güçlü ülke olan Mısır’ı gafil avlamayı planladı ve yaptı. 5 Haziran 1967’de sabah 8-9 sularında bütün uçakları yerde bekleyen Mısır’ın askeri havaalanlarına saldırmış. Mısır’ın 340 olan uçak sayısı 5 dakika içerisinde 30’lara kadar düşmüştür. Hava gücü kalmayan Mısır savaş boyunca çok büyük kayıplar vermiştir. İttifaktaki diğer devletler savaşın hemen ardından bir ateşkes imzalamış. Mısır’ın kaybettiği toprakları alması ise ancak 1979 yılında imzalanan “Camp David Anlaşması” ile mümkün olmuştur. Bu anlaşmanın neticesinde, Sharm 1982 yılında tekrar Mısır’ın kontrolüne geçmiştir.
Daha önce çöl olan bu bölge İsrail’in elinde bulunduğu dönemde yeşillendirilerek, bir vaha haline dönüştürülmüştür. Mısır’ın kontrolüne geçtikten sonra bu şehre yatırımlar devam etmiş ve önemli bir turistik merkez haline gelmesi sağlanmıştır. Nüfusu yaklaşık 40.000 civarındadır. Sıcaklıklar kışın (Kasım’dan Mart’a) 15-35˚C, yaz aylarında(Nisan’dan Ekim’e) 25-45˚C arasında değişiyor.
Bu bilgilerden sonra turumuza devam edebiliriz. İkinci Cami’yi gezdikten sonra St. Mina Katedralini gezmek için gittik. Etkileyici bir katedral olduğunu söyleyebilirim. Önceden küçük bir kiliseyken “St. Mary ve St. Mina Kilisesi”, 2005 yılında eklenen yeni bir yapı ile “St. Mina Katedrali” olmuştur. Mısır nüfusunun %10’unun Hıristiyan olduğu da ek bilgi olarak aklınızda kalsın.
 |
St. Mina Katedrali |
Buradan çıktıktan sonra 3 Ocak 2004 yılında Kızıldeniz’e düşen ve 148 yolcunun hayatını kaybettiği, halen düşme nedeninin ne olduğunun bilinmediği uçak kazasında hayatını kaybeden turistler anısına dikilen anıtı görmeye gittik.
 |
Uçak kazasında ölenlerin anısına dikilen anıt |
Sıra Cam tabanlı tekne (Glass Boat) turuna gelmişti. Gemimizin kalkacağı 5 yıldızlı otele gittik ve buranın iskelesinden Kızıldeniz’in sualtı gizemlerini keşfetmek üzere cam tabanlı teknemize bindik. Resiflere ulaşana kadar geminin üst kısmında seyahat ettik. Bu yolculuk esnasında Dodi Al Fayed’in evini, Usame Bin Laden’in ailesine ait olan evi görebilirsiniz. (Ben rehberin yalancısıyım.)
 |
Dodi el-Fayad'ın Villası |
 |
Usame Bin Laden'in Ailesinin Evi |
20 dakikalık bir yolculuğun sonunda dünyanın 2. Büyük beyin mercanının da bulunduğu resife gelmiştik. Su altını izlemek üzere teknenin alt katına indik. Aşağıdaki camdan farklı tür balıklar ve mercanları görebiliyorduk. Dünyanın keşfedilmiş 2.büyük beyin mercanını da görmüştük.
 |
Dünya'nın 2. Büyük Beyin Marcanı ve Balıklar |
 |
Dünya'nın 2. Büyük Beyin Mercanı |
 |
Dünya'nın 2. Büyük Beyin Mercanı ve Renkli Balıklar |
 |
Beyin Mercanı Yakın Çekim |
 |
Mercanlar |
 |
Renkli Balık ve Mercanlar |
 |
Renkli Balık ve Mercanlar |
Kaptan gemiyi resifin dışına çıkardı ve isteyenin yüzebileceğini söylediler. 1 metre altınızdan rengârenk balıklar geçerken yüzmek gerçekten farklı bir his, balıklar neredeyse evcilleşmişler. 15 dakikalık bu yüzme seansından sonra tekrar tekneye bindiğimiz otelin iskelesine yanaştık. Otelimize transfer gerçekleşti. Bugün için turun düzenlediği aktiviteler bitmişti.
Ama ben otelde pineklemeyi düşünmüyordum. Akşam yemeğinden sonra Na’ama Bay’a gidecektim. Otelde akşam yemeğini yedikten sonra Na’ama Bay’a gitmek için bir yol aramaya başladım. 35LE/6,5$/10TL vererek otelin taksisi ile gidebilirdim. Ama taksi yolcu bırakmaya gitmişti. Otelin midibüs otobüsünden bir servisi vardı ve kalkmak üzereydi, gidiş dönüş fiyatı 11LE/2$/3,1TL, sadece gidiş alamıyorsunuz. Dönüş için belli saatlerde Na’ama Bay yakınlarındaki Hilton otelinin önünden hareket ediyor. Lobiden bileti aldıktan sonra, diğer otel müşterileriyle beraber gelen servis aracına hücum ettik. Açıkta kalanlar bir sonraki aracı beklediler. 15 dakikalık bir yolculuğun ardından servis bizi Hilton Otelinin önünde bıraktı. Na’ama Bay’a 3 dakika yürüdükten sonra ulaştım.
Burası Sharm’ın eğlence merkezi, dans eden arap gençleri (tabi hepsi erkek) cafelere müşteri çekmeye çalışıyor. Kafelerde farklı gösteriler sergileniyordu.
Birçok alışveriş merkezi ve çarşı bulabiliyorsunuz. Ama hediyelik eşyalar burada Kahire ve İskenderiye’ye göre çok pahalı hediyelik eşya almak için, Kahire’yi veya İskenderiye’yi bekleyin.
MCDonald’s, KFC gibi fastfood zincirlerini burada bulabiliyorsunuz. Buralarda fiyatlar Türkiye ile aynı seviyede. Hard Rock Cafe, Çin, Thai ve Hindistan mutfağının yemeklerini de bulabilirsiniz.
Na’ama Bay yakınlarında bir iki tane casino’da bulunuyor. Birkaç tane Exchange Office var. Buralardan paranızı(Dolar veya Euro) Mısır Pound’una çevirebilirsiniz.
Na’ama Bay’da etrafta gezenlerin %90’ı turist, çarşı bölgesinde etraftaki dükkânlarda çalışan personel sürekli size laf atıp dükkâna çekmeye çalışıyor. Na’ama Bay bölgesi çok karışık olmasa da ilk gün yönünüzü kaybedebilirsiniz. Gezimin ilerleyen safhalarında fark ettim ki. Çevresindeki kafelere kıyasla ucuz olmasına rağmen Mısır’da alışveriş yapığım en kazık büfeler, marketler bu bölgede bulunuyor.
İlk gün bir miktar parayı bozdurduktan sonra, yalnızca Na’ama Bay’ı dolaşarak gezdim. Marketlerden bir şeyler aldım. Birkaç saat dolaştıktan sonra servisin kalkacağı yere gidip servise bindim ve bana verdikleri biletin diğer yarısını (dönüş kısmı) şöföre verip otele geri dönmek için beklemeye başladım. Birkaç müşteri daha geldikten sonra servis yola koyuldu. Otel yollarında belli aralıklarla polis kontrol noktaları var. Hiç kontrol yaptıklarına denk gelmesem de gece gündüz orada polisler duruyor. En azından insanı bu çölün ortasında az da olsa güvende hissettiriyor. Otele döndüğümde çok yorgundum, zaman kaybetmeden odama gidip, uykuya daldım.
Seyyah-î Âlem’in Seyir Defteri YD-2010001
Yorumlar
Yorum Gönder